29 Ekim 2010 Cuma

kendini slow'a vurmak isteyenlere.

1) onur mete- bitmesin
2) aşkın nur yengi- allah şahit
3) çelik- afedersin
4) kenan doğulu- pamuk
5) şebnem ferah- istiklal caddesi
6) candan erçetin- yalvaramam
7) baha- aşk acısı
8) erol evgin- ben imkansız aşklar için yaratımışım
9) unutulmaz dizisinden- aşkın yalanı olmaz.
10) betül demir- yeter

7 Ekim 2010 Perşembe

bu aralar sevmiyorum beni

Kalkıp gitmek istediğim bi yerdeydim. Kendi kendimi gaza getiriyor, basıp giderim nolcak ya diyip sonra öyle oturuyordum. Kimseye bişey söylemedim. Herkes beni halimden memnunum sanıyordu ben de polyana olduğumu sanıyordum. Bir şeyler anlatılırken ortada dolaşan tek uzun lafın kısası denilecek durum “ hayat kötüye gidiyor kötüye” cümlesiydi. Hava zaten bulutluydu sabahtan yağmış olan yağmurun ıslaklığı henüz kurumamıştı ve acayip bir rüzgar başlamıştı, ağaçların ordan oraya savrulmasından anlaşılıyordu. Ben ki yağmuru ve gri gökyüzünü severdim ama bu hava beni bile kasvete boğmuştu bugün. Ellerim üşüyordu, sürekli nefesimle ısıtıp ovuşturuyordum. Bilmem size de oluyor mu ama gereksiz ağlamalarım baslıyor, daha doğrusu ben ağlayamayanlardanım. Ama içimde çok derin gözyaşları oluyor birden. O çok daha kötü. Dışarı akıtamadığım hersey, içimde patlıcakmış gibi. Kendimi evin içinde hapsolmuş hissedip, küçücük odamda özgür hissediyordum. Elime resimleri aldım eski resimler ama hep gülmüşüz, muhakkak gülümseyin deriz ya nedenini anladım; yıllar sonra baktığımız da ne güzel günlermiş diyebilmek içinmiş. “ne güzel günlermiş”. Ben hep aynıyım diyordum ama ben çok değişmişim. Kendimi artık hiçbir fotoğrafta böyle içten, huzurlu gülücüklerle göremiyorum. Ayna da bile baktığımda ben, benim ben diyorum kendime ama yok, tanıyamadığım oluyor. Ne yalan söyliyim var bende bir şeyler ama sevmiyorum bu aralar ben bile beni. En mutlu olduğum şey ben sevmiyorken böyle beni, görüyorum etrafımda bir sürü beni seveni. Büyük bir minnettarlık ile teşekkür ederim bende çok seviyorum sizleri…