31 Ağustos 2010 Salı

-KALP GICIRTISI-

Çok öncedendi, çok oldu ben seveli… nasıl başladığını ben de hatırlamıyorum, nasıl sevdim, nasıl güvendim hiç ama hiç bilmiyorum. Ben aşkı tatmadım! Ben aşkı tanıdım sadece… Kimileri aşkı tanır ve yazar, kimileri de aşkı okur ve yaşar. Ben de yazanlardanım. Ben yıllar sonra aynı kalp ağrısıyla uyandıran bir aşkı tanıdım. Bu yüzden aşkımın adıdır kalp ağrısı… Aşk hiçbir zaman için mutluluk değildir. Âşık olmayı göze alan mutsuzluğu da göze almış demektir. Tabi aşk istem dışı geldiği anlarda yapacak hiçbir şey yoktur. Siz de seçilmiş insanlardansınızdır. Onu gördüğünüzde yüreğiniz titriyor, avuçlarınız terliyor mu? Yoksa kalbinizi kaybetmekten mi korkuyorsunuz? Fırlayacak gibi yerinden öyle bir telaşla mı atıyor? Cevabınız evet ise zor bulunan bir şeye siz sahipsiniz, âşıksınız… Bazen âşık olduğunuzu kendinize itiraf etmek istemezsiniz, bu aşktan korkmaktan olmaz ama bu aşkın sonuna olan güvensizlikten kaynaklanır, üzüleceğini bilir insan… Hiç yalan söylemiyorum diyen insan en büyük yalanlardan birini söylüyordur. Çünkü herkes taşır muhakkak içinde bir yalan. Bazen etrafındakileri kandırır bazen kendini... Sevdiğini inkar ederek kendini kandırır, sevdim diyerek başkasını... Birden fazlasını sevemez insan ama birden fazlasına sevdirebilir kendini... Aşk bu kadar gerçek ve bu kelimeler kadar düşündürücü… Eğer âşık olduğunuz insanla birlikteyseniz siz dünyanın en şanslı insanlarındansınız. Sevdiği insanla olabilmek için, ondan karşılık görebilmek için her şeyinden vazgeçecek insanlar tanıyorum ben! Kötülüğe delalet bu huy! Cehenneme mahkûm yüreğimle ben günaha doğru yürüyorum. Yanlış yapıyorum, yanlış olduğunu bilerek yapıyorum. İhanet tensel olduğunda anlık hata olarak adlandırılır. Asıl ihanet kalp aldattığındadır. O, kalbin başkasını düşünüp bambaşka birinin gözlerine bakmaktır… işte ihanet aslında budur. İlk önce sadece acısı vardır. Her gün öldürüp sonra dirilten acısı… sonraları aynalar batar size, sizin bile tahammülünüz yoktur kendinize… bir umut olsa her şeyi, herkesi bırakıp gideceğinizi bilirsiniz. Gurursuzluğunuza tahammül edemezsiniz. Hep yalnızsınızdır. Kalabalık görüşmelerinizde bile... herkes bir şeyler anlatırken, siz her cümlede hatta abartısız her harfte onu hatırlarsınız. Hep aklınızdadır. Herkesin gülüşü ona benzer, vitrinde gördüğünüz bir kazağa “ bu onunkinden” diye bakarsınız, onun sesidir,esprisidir,sevdiğidir, onun zevkidir ya da o hep öyle der’dir. Anlayacağınız hep o’dur. Fallarda kısmet diye yorumladığınız, tuttuğunuz dileğiniz, gitmek istediğiniz şehir hep onun yanıdır. Aşk böyledir. Siz bitersiniz “o” hep vardır. Eğer karşılıksızsa aşk işte o zaman bir faciadır. Ve maalesef kalp sadece bir kez aşka açılır, içine alıp kapatır kapısını sonsuza dek… ne atabilirsiniz onu içinizden ne de alabilirsiniz yerine tekrardan birini… bir kalp ağrısı olur kalır… imkansız olduğu halde sevmeye devam etmektir aşk. Hatta aksine imkansızlık körükler ateşi… artık hayallerinizdir o! Bitmesin istediğiniz, uyanmaktan korktuğunuz rüyanızdır. Yine görsem, bir kere daha görsem diye ettiğiniz dua’nızdır. Gizli gizli arayıp sesini dinlediğiniz, ufacık bir eşyasını bile yıllarca sakladığınız, her kızdığınızda resmini yırtıp sonra kıyamayıp yeniden yapıştırdığınızdır. O nefret edip, tekrar tekrar affettiğinizdir. Bu yaptıklarınız onun umrunda değilse de o sizin için en değerlidir. Aklınıza geldiği an boğazınızda bir düğüm, gözlerinizde yanma oluyorsa yaşlardan; sıkışıyorsa kalbiniz, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorsanız ama ona sarılarak, gerçek aşkın içindesinizdir. Filmlerin mutlu sonla bitiyor olmasına sevinir, ikinizi oyuncuların yerine koyarsınız. Size göre kader muhakkak sizi birleştirecektir… öyle değil mi? Unutun bunu! Kader o kadar da mutlu sonları sevmez. Siz onun için, onu düşünerek acı çekiyorken; o da bir başkası için çekiyordur acıyı… O apayrı bir kalp ağrısındadır belki… Ama herkesin vardır bir aşkı, acısı; herkeste farklıdır şiddetli kalp ağrısı… Bazen iki kalp içinde atıyordur yürek. Öyle zannedilir. Aslında her kalp sadece biri için atar karşılıklı ya da yalnız… iki kişiyi sevdiğini sanmak kadar kötü bir duygu olamaz. Siz kendinize anlam veremezken, nasıl davranmanız gerektiğini de bilemezsiniz. Sürekli hataya sürükler bu duygu sizi… aslında biri aşktır biri ise ulaşılmamışlık… Aşk ta imkansızdır ama bazen sırf ulaşamadınız diye aşık sanabilirsiniz kendinizi. O saplantılı bir duygudur içine düştünüz mü; örümcek ağından farksızdır, yapışırsınız ve kurtulmak çok zordur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder