29 Eylül 2010 Çarşamba

Şikayet ettiklerim için pişmanım şimdiden.

midemde ki o büyük kramplarla uyandım. gözümde yaşlarla ... bir yandan dişlerimi sıkıyordum bir yandan tırnaklarımla yastığı parçalar gibi tırmalıyordum. Bu acıya dayanmak istiyordum ben bu kadar güçsüz biri olamam, bu acı bu kadar can acıtamaz diyordum. acıttı... Ne ölmüştüm ne de dünya tersine dönmüştü, aman allahım herşey aynıydı, hatta sen hala beni aramamıştın. dün gece nasıl gittiysen herşey öyleydi. kavga ederken kırdığımız vazo parçaları, boşalmış gardolap, dağılmış diğer eşyalar yani bana ait olanları ve senin bitmiş parfüm şişen... Herşey en son hali gibiydi öylece yattığım yerden izledim sensiz bu odayı. Ne kadar da anlamsızmış. oysaki ben akşam uyurken herşeyin bir kabus olması için dua etmiştim, uyandığımda sen yine sol tarafımda yatıyor olacaktın, ben yine sana "çok horluyorsun" diye sitem ederek baslıcaktım güne. seni uyandıracaktım sen 5 dk daha dicektin. ben sana söylenecektim, olmadı... Uyandığımda yoktun. Şimdi, o şikayet ettiğim herseye büyük bir zevkle katlanırdım çok mu geç kaldım? gözlerim yanıyor, yaşlarım süzülüyor, aldığım nefes bana batıyor tanrım ne büyük bir ızdırapmış bu! hiç çıkmak istemiyorum yatağımdan, yorganı yüzüme çekerek karanlıkta öylece kalmak istiyorum... Hala evin içinde olabileceğini düşünüyorum, sana dair ayak sesleri kuruyorum kafamda ve yorganı açıp hadi barışalım diyeceğini sanıyorum. Büyük aptallık! Gittin işte, pes ettin ve gittin ne zannettin giderken? daha cok sevileceğini mi, yeniden güvenebileceğini mi kolayca... yapamazsın beni o kadar kolay unutursan beni öldürürsün. Yapma nolur, hep benim sevgilim olacağına söz vermiştin, hep beni sevecektin. "Gerçek aşk bu" biz çok şanslıyız demiştin. ağlamıştın hani seviyorum derken, yalan değildi biliyorum inanmıştım ben hala da inanıyorum. Olmaz sevgilim. gitmiş olamazsın bir buna inanmıyorum... yıllarca süren aşk bir anda bitmiş olamaz. off yalnız basıma mıyım artık. -( kapı çalıyor) - bu sabah gazete istemiyorummmm! defolun basımdan.. :( ( kapı bir kez daha çalıyor) Bir sinirle atıp yorganı üstümden kalkıyorum, sert adımlarla yürüyüp bir hışımla açıyorum kapıyı.. - günaydın sevgilim, anahtarı almayı unutmuşum uyandırdım kusura bakma, poğçalar sıcak hadi çayı koyalım... Nasıl? dedim inanamadım sendin, geldin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder